30 Ekim 2015 Cuma

Söylemeyeceğine Söz Ver…


Bu unutulmaz güzellikteki romanda, bir kadın geçmişi ve geleceği karşı karşıya gelerek beklenmedik sonuçlara yol açıyor.
Jennifer Mcmahon’un sıra dışı romanı Söylemeyeceğine Söz Ver arkadaşlık, aile, bağlılık ve ihanet üzerine yazılmış, derin iç görüsü ve güzelce örülmüş geçmişiyle unutulmaz ve gerilim dolu bir kitap.Bir cinayet romanından çok daha fazlası.
Kırık bir yaşındaki okul hemşiresi, Alzheimer hastası olan annesi ile ilgilenmek için kırsaldaki evine dönmüştür. Geldiği ilk gece bir cinayet olur ve küçük bir kız öldürülür. Bu olay, kadının çocukluğunda yaşanan bir başka cinayete esrarengiz biçimde benzemektedir. Sınıf arkadaşları tarafından ‘’ Patates Kız ‘’ denilerek alay edilen ve dışlanan yoksul arkadaşı Del ‘ de otuz yıl önce aynı şekilde öldürülmüştü. Del’ in katili asla bulunamamış, o günden sonra küçük kız, hayalet hikâyeleri ve efsanelerle ölümsüzleşmiştir.
Şimdi, yeni cinayetin soruşturması kahramanımızı karşı konulmaz bir şekilde içine çekerken, geçmiş ve gelecek korkunç, beklemedik bir şekilde bir araya geliyor. Çünkü hiçbir şey göründüğü gibi değil…
Ve gençliğinin hayaletleri unutulmaktan çok uzak.

Bu kitaba bayıldım. Eğlendim, korktum ve bitene kadar onun esiri oldum. Elimden bırakamadım.
Sara Gran

İyi kurgulanmış, sürükleyici ve eğlenceli.
Kirkus Reviews

Karanlık ve merak uyandırıcı bu kitabı okuduktan sonra, Patates Kzı’ın peşinizde olup olmadığına bakmak için arkanıza bakacaksınız.
Sara Gruen

Bir hayalet hikâyesi, polisiye ve büyümek üzere bir masal, bu kitap sizi yetişkinlerin arkadaşlık, ihanet ve cinayetle dolu çarpık dünyasına götürüyor. Jennifer Mcmahon’un bu heyecan dolu kitabı, bir sonrakini hevesle beklemenizi sağlıyor.
Pam Lewis
 
Kitabı bir tatil gününde başlayıp bitirdim dersem başka bir söz söylememe gerek kalmaz her halde kitabın anlatım tarzı ve hikâyenin sürükleyici hakkında.
Söylemeyeceğine söz ver’ de hikâye olayın geçtiği 1971 yılında ki hikâye ve günümüz olan 2002 yılındaki hikâye olarak üzere geçmiş ve gelecek arasında sürekli bir dönüşüm olacak şekilde anlatılmış. Bu dönüşümlü anlatım tarzı da hikâyenin heyecanını daha artırdığını düşünüyorum, yani en azından ben böyle anlatımları seviyorum.
Hikâyede bir cinayet olayı olsa da, esas olay bu cinayetten daha ziyade de cinayete giden süreç, insanların açımsızlığıdaha ön planda anlatılmış. Ki burada Patates Kız’ın yalnızlığı beni oldukça etkiledi. Belki de bizim en azından benim çevremde gördüğüm bu dışlayıcı tutumlara yabancı olmamam, birçok kez şahit olmam bundan etkilenmeme yol açtı.

Hikâyede ki bir bölümü burada paylaşmak istiyorum…

O ise bizim elmadan ziyade soğana benzediğimizi ve ikimizin de katmanlı olduğunu söyledi. İnsanlar baktıklarında kirli dış tarafımızı görürlerdi, o kadar.

Belki de bizde insanları soğan gibi görüyoruz, sadece dış yüzeylerini… İçine bakmayı hiç bilemiyoruz.
Bu kadar iç gözlem yeter, kitaba dönelim değil mi?
Yoksa bu konu çoook uzar, ki belki bir gün bu uzun konuda yazarım. Bir şeyler paylaşırız beraber…

Kitaba iki konuda eleştiri getirebilirim. Kitap Kate’nin hikâyesi olsa da ve Kate’yi gayet akıcı bir şekilde işlese de yan karakterlerde biraz zayıf kalmıştı. Çünkü yan karakterlerde de oldukça ilginç olabilecek kişilikler olmasına karşın bu kişilerin betimlemeleri daha iyi olabilirdi. Ayrıca kitabın son bölümünde ki anlatım tarzı kitabın finaline uygun olmadığı kanaatindeyim. Çünkü kitap Kate tarafından; çocukluğundaki olayları anlattığı 1971 yılını, hem de günümüzdeki, yani 2002 yılında ki olayları, hisselerini kendi ağzından anlatırken, son bölümünde hikâye anlatıcısı bilinmeyen bir üçüncü kişi tarafından anlatılarak bitirtilmesi anlatım tarzı bakımından devamlılık sorunu oluşmasına yol açılıştı. En azından benim için böyleydi…

Kitabı okumamış olanlar için konu hakkında, tanıtımda yazandan daha fazla bilgi vermeyi istemediğim için bu konuda yorum yapmıyorum. Biliyorsunuz!

Ama genel olarak kitap hakkındaki yorumum ise oldukça sürükleyici bir hikâyesi olan bu kitabı okur iken pişman olacağınızı düşünmüyorum.

Peki, siz bu kitabı okumuş muydunuz?
Yorumlarınızı benimle paylaşır mısınız?
Sevgiler…









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder