on disobedience and other essays etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
on disobedience and other essays etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Mart 2016 Salı

İtaatszilik Üzerine…



İtaatsizlik isyan değil uyumdan vazgeçmektir ve uygarlık itaatsizlikle başlar,
Korkuya, nefrete, hırsa,
Bize sürekli yeni ihtiyaçlar dayatan ve neyi beğenmemiz gerektiğini empoze eden sisteme,
Otomatikleşmeye,
Yaşlılığı süper tüketicilik konumuna getirmeye,
Telkinlere ve kamuoyuna,
Savunduğumuz şeyleri sevmek yerine karşısında olduğumuz şeylerden nefret etmeye,
İnsanların eğerleşmişliğine ve nesnelerin eğerin üzerinde olmasına,
Bireysellik yerine aynılığı koymaya,
Savaş çığlıklarına,
Bunca varlık içinde gitmen gönül darlığına,
Yaşam sevincinin yerine ‘’ Yaşasın Ölüm! ‘’ sloganı koyanlara İTAATSZİLİK!

Nasıl etkileyici bir tanıtım değil mi? Bende çok etkilendim ki zaten Eric Fromm hayranı biriyimdir. Normalde ben yazılarımı daha önceden yazarım, şu an bile Mayıs 2016 kitap tanıtımlarım ve yorumlarım hazır. Paylaşılmak için gününü ve saatini bekliyor. Ama bazen, bazı kitaplar beklemek istemiyor, beni hemen paylaşmalısın, belki senin sayende biri beni daha okur diye bağırıyor sanki bana.
İşte böyle kitaplardan biriydi; İtaatsizlik Üzerine…

Kitabı bitirir bitirmez, bu yazıyı yazmaya koyuldum. Kısaca kitap hakkında ki görüşüm; kesinlikle okunması gerekli kitaplardan biri olduğu.Kitap on bölümden oluşuyor; hepsi birbirinden ilginç başlıkları olan. Ve yazarın görüşlerini bizlerle paylaştığı bölümler.

Savunduğumuz şeyleri sevmek yerine karşısında olduklarımızdan nefret etmekle uğraşıyoruz.

Ama özellikle kitabın Psikolojik ve Ahlaki Bir Sorun Olarak İtaatsizlik başlıklı bölümü, beni en çok etkileyen bölümdü. Keşke imkanım olsa da yazıyı paylaşsam,ama bence siz kitabı alıp bu kitabı özellikle de bu yazıyı okuyun bence.
Kitap felsefi bir kitap ama bu sizin gözünüzü korkutmasın. Yazarın dili, anlatım tarzı çok sade ve akıcı. Yani bu konularda fikri olmayan biri bile rahatlıkla okuyabilir.
Günlük, bir mesajı olmayan kitapları zaman zaman bende okusam da, hayatın gerçekleri konusunda yeni bakış açıları geliştirmek için felsefe kitaplarını okumaya da çalışıyorum. Size de öneririm bunu… Ve bu tarz kitapların içinde Eric Formm’un kitapları da önemli bir yer tutmalı bence seçimlerinizde.

Köle olma tehlikesi içinde olmayabiliriz ancak robot olma tehlikesi içindeyiz ve geleneğimizin insani değerleri tehdit altındadır – bütünlük, bireysellik, sorumluluk, mantık ve sevgi. Bu değerler üzerinde konuşmayı sürdürmek giderek anlamsız bir ayine dönüşmektedir.
Yazarın tüketim üzerinde görüşlerini paylaşarak yazımı bitirmek istiyorum. Bakalım siz bu görüşlere katılacak mısınız? Ben katılıyorum, belirtmeden geçmeyeyim. Peki, ya siz? Sevgiler…

Tüketici insanın ana gayesi bir şeye sahip olmak değildir, iç dünyasındaki boşluğun, dirençsizliğin,yalnızlığın ve endişenin üstesinden gelebilmek için daha çok tüketmektir.
Tüketici insan, bilinçsizce sıkıntısının ve endişenin baskısında iken mutluluk yanılsamasını taşır.İnsanın makineler üzerinde ki egemenliği artıkça insan olarak daha güçsüzleşmekte,, daha fazla tüketince de endüstriyel sistemin yarattı ve yönlendirdiği bitip tükenmeyen  gereksinmelerinin kölesi olmaktadır. Heyecanı ve coşkuyu yaşamanın zevki, mutluluğu ve maddi rahatlığı da canlılık zanneden insanın doyurulmuş açgözlülüğü, yaşamın anlamı haline dönüşür ki bu mücadele yeni bir din gibidir. Tüketim özgürlüğü, insanın özgürlüğünün özü haline gelir.